bugün

entry'ler (225)

kuran konusuyor

(bkz: değiştirilemez maddelere ek madde tavsiyesi/#26310092)

(bkz: hukuk terk)

ateistsavar

biraz soluklanması ve yatışınca sözlüğe tekrar giriş yapması gereken yazar. unutmasın ki hakaret etmek karşıdakinin değil hakaret edenin değerini düşürür.

müslüman olup hiçbir şey olmamış gibi davranmak

ibretlik bir mantık hatasını barındıran genelleme. bir insan niye böyle düşünür diye soruyorum kendime bulabildiğim tek cevap; sözlük ben de burdayım deme ihtiyacı yani dikkat çekme çabası.

dünyada yaşayan müslüman nüfus 2 milyar civarında. ne yani bir müslüman geriye kalan 1.999.999.999 kişinin yanlışından sorumlu mu olacak?

dünyadaki inanmayan sayısı da aşağı yukarı 1 milyar? sen inanmayan arkadaşım bu 1 milyarın sorumluluğunu üstüne mi alıyorsun? bu 1 milyar insana kefil olabilir misin? bu 1 milyardan biri yanlış yaparsa hiçbirşey olmamamış gibi davranmaya devam mı edeceksin?

dinsiz yazarlar neden edep yoksunu sorunsalı

sorunsalın yanlış tespit edildiği başlık. sorunsal dindar dinsiz sorunsalı değil vicdanlı vicdansız sorunsalıdır. dindar adam dinsize hakaret ediyor dinsiz adam dindara hakaret ediyor ikisi de düşman kardeşler ve vicdansızlar.

elif sultan kalsen

sürü ve linç psikolojisinin nasıl birşey olduğunu anlamamıza istemeyerek vesile olmuş kadın. kafama takılan acaba neden kendisi çıkıp ben buradayım diye açıklama yapmadı, neden ailenin açıklama yapması beklendi, bu kadın nerede yerini yurdunu bilen var mı? *

edit : şimdi öğrendiğim bilgiye göre hakkında yakalama kararı varmış zaten.

atatürk yaşasa sorulacak sorular

(bkz: atatürk e sorulacak tek soru)

sneijder in juventus ile anlaşması

burada karar mercii sneijder'dir.

gitmek isterse, pazarlık yapılır en fiyata satılmaya çalışılır.

gitmek istemezse, yazılıp çizildiği gibi 20 milyon eurolar da verseler kulüp satmayacaktır.

fikrim, gitmesin.

fenerbahçe

2014-2015 sezonunun ikinci yarısının ilk 6 maçlık periyodunda fikstür dezavantajı olan kulüp. detaylı bakalım;

kasımpaşa(d) - karabük(d) - trabzon - gaziantep(d) - akhisar - konya(d)

6 maçın 4'ünün deplasman olması, fenerbahçenin bu sezon beşiktaş deplasmanı haricinde iyi oyun ortaya koyamaması ya da puan alamaması göz önüne alınırsa ilk 6 haftanın 3 maçında kayıp yaşayacağını düşünüyorum. bu 6 haftalık periyodu lider ya da liderin 1, 2 puan gerisinde kapatırsa şampiyonluğa daha yaklaşacaktır.

galatasaray

2014-2015 sezonunun ikinci yarısının ilk 6 haftasında fikstür avantajı olan ve bu 6 haftayı lider kapatırsa şampiyon olacak takımdır. detaylı bakalım;

rize - bursa - eskişehir(d) - balıkesir - sivas(d) - erciyes

yani 6 maçın sadece 2'si deplasmanda. ben galatasaray'ın bu 6 maçta maksimum bir beraberlik ile fire vermesini bekliyorum.

aslolan fenerbahcedir

google'a "aslolan" yazdığınızda dahi haberler, görseller, videolar dahil olmak üzere sadece galatasaray konseptli sonuçlar çıkıyorken hırsızlığa, arsızlığa alışmış bir camia tarafından çalınarak oluşturulmuş uydurma söz.

aslolan fenerbahcedir

(bkz: galatasaray kötü futbola rağmen nasıl hala zirvede/#26272104)

aynı çalışmayı fenerbahçe'nin gaziantep, gençlerbirliği, konya, eskişehir ve erciyes maçlarında da yapmasını istediğim yazar.

bir de çalışmasında aynı maçlardaki galatasaray aleyhine olan pozisyonları da koyması gereken yazar. gözünün birini kapatarak maçı izlersen sadece görmek istediklerini görürsün. tavsiyem diğer gözünü de serbest bırak o zaman vicdanın devreye girecektir.

ayrıca imitasyon nick sahibi yazardır. sözün orjinali herkesin malumu.

gülücüklü edit : bir üst entry'de kendisini övmüş yazar. inşallah kuzeni yazmıştır yoksa durumu vahim.

maçı şut bile çekemeden tamamlayan demba ba

kötü gününde olan demba ba'dır. bu onun kalitesizliği anlamına gelmez. yarın öbür gün harika bir maç çıkarır susup kalırsın.

4 ocak 2015 beşiktaş galatasaray maçı

galatasaray'ın maçın konya'da oynanmasını istememesinin hala konuşulduğunu gördüğüm maç.

çok enteresan bu tavır. galatasaraylılar korkuyor da konya'ya gitmiyor diyen adam sormazlar mı sana da sen niye takımına güvenmiyorsun ki konya'yı istiyorsun diye.

ayrıca neden galatasaray konya'yı istesin? herşeyden öte istanbul dışı olacak. atmosfer daha boğucu olacak. her akıl sahibi galatsaraylı bunun kurallar gereği çok önceden belirlendiği üzere olimpiyatta oynanmasını ister. beşiktaşlıların bu konuda ağlak yorumlar yapması beni güldürürken düşündürüyor da. bu kadar aciz olmayın bu kadar takımınızı aşağılamayın derim.

detaylı hakem performansı değerlendirmesi için; (bkz: cüneyt çakır/#26274292)

cüneyt çakır

2015 yılının il derbisinde kötü bir performans sergileyen hakem. cüneyt çakır birçok maçta olduğu gibi direk kırmızı kart çıkarmıştır. oyuncuyu direk kırmızıyla atmayı cesur hakemlik sanıyor olduğunu düşünüyorum. bu yüzden hemen her maç bunu yapıyor. belli bir şişirilmişliği de olduğu için kimse birşey diyemiyor.

öncelikle ameliyattan yeni çıkmış bir hakemi böylesi bir maça vermek en hafif ifadeyle iş bilmemezliktir. ben cüneyt çakır'ın bir tarafı kayırma psikolojisi ile maçı yönettiğine inanmıyorum. çok hata yaptı fakat bu hataları lehine kullanmasını bilen tecrübeli galatasaray kazandı.

maç içindeki hataları hatırladığım kadarıyla yazmaya çalışacağım;

melo'nun veliye dirseği : iki oyuncuya da sarı kart es geçildi. malum pozisyonda melo veli'den kurtulmaya çalışıyor ve dirseğini savuruyor. veli ise sıkı sıkıya melo'ya yapışmış. melo dirsek atmasa penaltı diyeceğim. veli melo'ya yapışmasa melo'ya kırmızı kart diyeceğim. bu durumda en adil karar iki oyuncunun itişmesi öne sürülerek sarı kart vermekti ki bu iki oyuncu maç boyu bu tarz pozisyonlarda uyarıldı. herkes * cüneyt çakır'ın beşiktaş lehine faul çalmasını öne sürerek bu dirseği gördüğünü ileri sürüyor. ben katılmıyorum. bence dirseği görmedi, veli'nin bağırmasına faul çaldı cüneyt çakır her kötü hakem gibi. *

veli'nin topu elle kesmesi : sarı kart es geçildi

veli'nin sneijder'i arkadan çekmesi : bu tarz hareketlere sarı kart verildiği hepimizin malumu. veli'nin bir daha sarısı es geçilmiştir.

melo'nun golden önceki hareketi : melo'nun veli'ye yaptığı net fauldür. bunun lamı cimi yok. fakat gol de goldür. bunun da lamı cimi yok. o faul verilse gol olmazdı mantığından hareket edemeyiz. maç bir bütün ve her anı hakem hatalarıyla dolu. beşiktaşlılar bunu derse galatasaraylılar da çıkıp veli zaten o pozisyona kadar atılmalıydı diyebilir.

veli'nin sneijder'in ayağına basması : bu faul lig tv'nin tartışmalı pozisyonlarında verilmedi. özeti izledim özette de yok. şöyle hatırlatayım; maçın ikinci yarısında golden sonra galatasaray'ın hızlı çıktığı bir atakta top sneijder'in ayağından çıktıktan sonra veli'nin hızla gelip sneijder'in ayağına bastığı pozisyon. bence bu pozisyon sarı ile kırmızı arasındaydı ve veli'nin bir kartı daha es geçildi.

veli'nin kırmızı kartı : bence yanlış karar. benim futbol anlaşıma göre sarı kart. eğer kırmızı veriliyorsa sneijder'e de sarı verilmeliydi ama en doğru karar sadece veli'ye sarı kart. böylece veli'nin bir sarı kartı daha es geçildi ama bu sefer beşiktaş aleyhine bir es geçme oldu. sneijder'in veli'nin üzerine yürümesi bir önceki maddede belirttiğim ayağa basma olayından kaynaklandı diye düşünüyorum. sneijder'in veli'ye doğru 2 işaretini yapması bana 2 faul yaptın ya da ikidir aynı şeyi yapıyorsun tarzı birşey olsa gerek. bunun üzerine veli sneijder'in yüzüne dokunmuştur. ayağına basılan pozisyonda kendini yere atmayıp hakemin dikkatini çekemeyen sneijder burada biraz rol kesip kırmızı aldırmıştır. ayrıca bazı kanallarda selçuk'un veli'nin boğazını sıktığını konuştular. bu tarz programlarda video olmadığı için mecburen fotoğraf üzerinden yorum yapılıyor ve hataya düşülüyor. bu pozisyonu videodan izleyen herkes selçuk'un veli'yi uzaklaştırmaya çalıştığını görecektir.

sonuç olarak; cüneyt çakır'ın oldukça kötü bir performans sergilediği yenilen takımın kabahati hakemde aramasına oldukça müsait bir maç oldu. galatasaray yenilseydi de veli'nin kartlık birçok pozisyonunu tartışacaktık.

abdurrahim albayrak

taraf olmayan bertaraf olur sözünü iyi anladığı için takımı maç günü okul gezisine çıkartan sempatik ama galatasaray'da yöneticilik yapabilecek kapasitede olmayan insan.

ütopya

acun ılıcalı'nın en fiyasko programı sanılan yarışma.

her 3 entryden biri ya reytinglere vurgu yapıyor ya da beklenen ilgiliyi görmemesinden dolayı acun'u başarısız ilan ediyor. herkes bir survivor etkisi bekliyor ve acun'un yarışmasının tutmadığını savunuyor. zaten acun bu yarışmadan survivor benzeri bir sonuç beklese gündüz kuşağı diyebileceğimiz bir saatte yayını koyar mı? adam yarışmayı haber saatine koyarak benim gibi haber izlemeyen milyonlarca insanın bu yarışmayı takip etmesini sağlıyor. yani sanılanın aksine yarışma, hedeflenen seyirciye ulaşmış durumda. sonuç olarak; bu yarışmanın reytingini survivor ile değil arda'nın mutfağı, müge anlıyla falan kıyaslayın derim. acun fan boy olarak görevi tamamladım herkese teşekkürler.

ütopya

tezcan'ın elendiği yarışma. Altar'a daha geçen oylamada "burada olmaması gereken birisin" bu haftaki oylamada da "ufaklık" demişti. halk da tezcan'a yolu gösterdi.

edit: tekrar etmekte fayda var. evet altar'dan daha uzunsun daha yakışıklısın ama altar'daki efendiliğin, insanlığın kırıntısı dahi sende yok.

istanbul u yenmeyi başarmış yazarlar

evlilik teklifini istanbul'da yaparak ve evet cevabını alarak ben yendim istanbul'u. gerisi umrumda değil.

ütopya

benim ciddi ciddi izlediğim yarışma. haber izlemeyi mehmet ali birand ölünce bıraktım. belki öldükten sonra birkaç hafta daha izledim. hem haberleri izlemediğimden dolayı hem de yorucu bir iş gününün üzerine kafamı boşalttığı için izliyorum bu yarışmayı. bu tarz yarışmaları izlediğini itiraf etmek 7/24 belgesel izleyicisi sözlükçü tayfalar karşısında oldukça zor ama itiraf ediyorum ben bu yarışmayı izlemeyi seviyorum. şimdi yarışmacılar hakkındaki düşüncelerimi teker teker yazmak istiyorum.

türkan : tartışmasız ütopyanın en çalışkanı. onu izlerken kendi annemi izler gibi buluyorum kendimi. benim annem de bu yarışmada olsa türkan gibi çalışır diyorum. ütopya için faydalı ama hiç mi olumsuz özelliği yok! var elbette. hepimiz gibi dedikodu seviyor, kendi grubu hakkında bile dedikodu yapabiliyor ama dediğim gibi bu bütün o yaş grubu insanlara ait bir özellik. bunun yanı sıra bir gün kavga ettiği ile ertesi gün öpüşüp sarılabiliyor. bu da tasvip etmediğim bir özelliği ama yarışmacıların genel olarak genç olması ve türkan'ın da bir anne olmasından dolayı bunu da anaç yanına bağlıyorum. sonuç olarak kadın çalışkan, yorulmuyor.

murat : yarışmanın bir diğer çalışkanı. az konuşuyor ama ne zaman konuşsa lafı gediğine oturtuyor. kahkaha atması beni çok güldürüyor. biraz daha grubuna sahip çıkarsa karşı tarafla ilişkiyi keserse daha iyi olacak.

semih : değişik bir albenisi var. konuşması, hareketleri ilk zamanlar itici gelse de sonradan sevdim kendisini. akıllı bir adam aynı zamanda. boş konuşmuyor, sorunları iyi tespit edip grubuna akıl veriyor iyi de yapıyor. ilk zamanlar inek satılsın, gece kulübü yapılsın demesine rağmen ineğin faydasını gördüğü için inekten yana olan tayfa ile takılıyor. inek işine pek bulaşmıyor ama satılsın istemezuk tayfası gibi gaspçılık da yapmıyor. ayrıca kurretülayn'a aşık falan değil. yarışma bittiğinde ilişkisini kesecektir.

kurretülayn : bu zor isimli abla çocuk gibi saf. bu saflığı bazen çok tatlı gözüküyor bazen de onu itici yapabiliyor. ama kimse için kötü düşünce besleyemeyen yapısı ona karşı sempati duymamı sağlıyor.

özlem : hak etmediği halde çok üstüne gelinen yarışmacı. hemen herkes dedikodu yapıyorken kendilerinin yaptıklarının farkında olmayan ya da olmak istemeyen kişilerce en dedikoducu seçildi. dedikodu yapıyor elbet ama herkes gibi ben gibi sen gibi. eleştirdiğim noktalar ise birincisi kendi grubuna çabuk sinirleniyor. altar'a para mevzusundan dolayı, semih'e ve kurretülayn'a tavırlarından dolayı birden yükselebiliyor. belki de karşı taraftan görmediği saygıyı kendi grubundan görmek istiyordur ama bu onun sinirlenirken fazla yükseldiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. ikincisi, seni ütopyadan göndermek isteyenlerle, seni en dedikoducu seçenlerle, senin üzerine oynamayı erkeklik sanan boş bir adamın etrafında toplananlarla hala ilişkilerine devam ediyor. serkan, tuncay benim için farklı grupları birleştirelim zırvaları yapabiliyor. üçüncüsü, fotoğraf çekmesine rağmen, elinde süper bir makine olmasına rağmen hala hu işten para kazanamayarak ekstra bir yeteneksizlik sergiliyor.

Altar : yarışmadaki favorim. Sessiz, sakin, efendi kişiliği ile beğenimi kazandı. Yarışmanın başlarında hata yaptı elbette. Ama bir tek hatasını telafi etmek için çok çabaladı ve etti bence. Yarışmada her kişi hata yaptı ve bu hatalarını telafi etmek için hiç çaba göstermeyen insanlar da varken altar’ın bu çabası takdire şayan. 4 aralık 2014 tarihinde yayınlanan programda eleme esnasında biraz daha sesini çıkarması da olumlu. Artık sana yapılan saygısızlıklara eyvallahın olmasın ver cevabını aslanım benim.

Teczan : yarışmanın etkisiz elemanı. Son oylamada altar’a “senin boyun kısa benimki uzun yeee” demesi “ufaklık” demesi gidici olduğunu gösteriyor. Çünkü; bir önceki oylamada giden arda da giderken baya çirkinleşmişti. Anlaşılan Tezcan da çirkinleşerek, kendini bitirerek veda edecek yarışmaya. Evet Tezcan efendi boyun altar’dan uzun, altar’dan daha yakışıklısın ama ne uzunluğun ne de yakışıklılığın altar’a yaptığın saygısızlığı ve içinin çirkinliğini örtecek kadar büyük değil.

inci : fesat, kinci, uyumsuz, kavgacı, çığırtkan vs vs vs…inci konuşmaya başladığından evde televizyonun sesini kısıyoruz öyle rahatsız edici bir tip. Bence hakkında çok yoruma lüzum yok.

Gamze : hani herkesin bir tanıdığı bir arkadaşı vardır “oha falan oldum yaneee” diye konuşan. işte bu da o insanlardan. Doğru grubu seçse doğru yönlendirilse işe yarayabilirdi ama artık çok geç.

Tuncay : şarkı söylemesini seviyorum bu adamın. Onun haricinde el işlerinde de gayet becerekli ama akıllı değil. Eğer akıllı olsa arda grupları ayıralım diye hareket etmeye başladığında “napıyoruz biz amk” diyebilirdi. O zaman sesini çıkarmadı şimdi ben hiçbir grupta değilim istediğim yerde otururum falan diye söyleniyor. Hayır tuncay efendi sen grupların ayrılmasına ses çıkarmadın tren kaçtı.

Serkan : başka akıllı olmayan biri daha. Yine de grubunun en çalışkanı ama hala özeleştiri yapamıyor. Arkadaş sen yanlış kişilerle yola çıktın. Yanlışa doğru giden trende doğruya doğru yürümeye çalıyorsun olmaz. tutturmuşsun biz rol yapmıyoruz onlar yapıyor diye. Sen ütopyada bir çift gözsen sizi izleyenler kaç çift göz! Onca insanın gördüğü yanlış da senin gördüğün mü doğru? Bu tripleri acilen bırakıp özeleştiri yaparak bizim grup haksız lan diyebilirse destekleyeceğim kişidir. Yarışma bitince herşeyi izleyecek ve yanlış yaptığını zaten kabul edecektir.

Abidin : Ünlü -en azından bir zamanlar ünlü- biri dahil edilmemeliydi yarışmaya. Bu eleştirdiğim nokta ama düzgün bir insana benziyor. Hem oylamada altar’a sahip çıkması hem de “benim ütopyamda inek yok yeee” diye takılan concon tayfaya yaklaşmaması ile sevdirdi kendini.

Son olarak elenen yarışmacılar;

Çağdaş : liderliğe soyundu ama insan idare etmekteki başarısızlığı yüzünden altından kalkamadı. ilk zamanlar inci ve melek’in yanlış yönlendirilmesiyle hep diğer taraftan insanlarla mesafeli durdu. Halbuki karşı tarafa tarafsız bakabilseydi o da doğruları görecekti. Semih’e ithafen herkes süngerde yatıyor kızlar bile böyle mızmızlanmıyor, lan, doğru konuş benimle tarzı birçok söz söylemişken üstelik bunları sürekli işaret parmağı havada yapıyorken bu yaptıkları tahrik olmuyor ama semih’in salça olma demesi tahrik oluyor. Vallahi pes. Ayrıca semih’in aldığı 50 liralık yatak lan. Siz şu asma kata denen gereksiz şeye kaç para harcadınız adamlar bir kere ses etti mi? Neyse sonuç olarak liderlik becerisi olmayan lider.

inci melek : ………………………

Arda : tam bir sinsi. Ütopyada en plancıyı semih, en dedikoducuyu özlem seçtirirken kendisinin hiçbir ende isminin olmaması da bu sinsiliğini kanıtlıyor. Ütopyada hiçbir iş yapmayan fakat her işe burnunu sokanların başıydı ayrıca gitti kurtulduk. Bir kadının üzerine oynayarak prim yapmayı erkeklik sanan delikanlıdır. Ben burada senin sinsiliğini yazsam kara tahtalara sığmaz arda efendi. inşallah bunu okuyorsundur.

Tuğçe : iyi bir insandı fakat yanlış grubu tercih etti.

uğur meleke

bugünkü yazısıyla aslında hepimize ayarı vermiş yazar. hepimiz holiganlıktan dolayı adil ve ahlaklı olmayı unutuyoruz. 3 puan, adaletten ve ahlaktan daha önce geliyor. bazen de takımımızın ahlaksızlığını inkar edemesek de ama falanca takımın falanca oyuncusu daha fazla ahlaksız diyoruz. ülkece acı yarıştırmak ve ahlak yarıştırmakta üstümüze yok malesef.